Bir adam düşünün; kimsesiz. Tek kelimeyle anlatılabilen bir adam, kimsesiz.. Ama bu adam öyle bir adam ki her şeye sahip bir kimsesiz.
Bence de ilk başta kulağa saçma gelebilir. Kimsesiz bir adam nasıl olur da kimsesi yokken aynı zamanda her şeyi olan bir adam olur ki.. Bende bilmiyorum anlatabilirsem belki öğrenebilirim.
Günün birinde semtimin dar dar sokaklarında dolaşırken bir adam gördüm. Orta yaşlı üstü başı biraz kirlice zamana mağlup gelmiş bir elektrik direğinin dibinde oturuyor. Dün geceyi dışarıda geçirmiş gibiydi. Sakallarından, ellerinden belli oluyordu aslında dışarıda ki ilk gecesi değilmiş. Acımadım haline geçip gittim yanından nedendir bilmiyorum kafama takıldı burada ne işi vardı? Daha önceleri onu buralarda görmemiştim. Bizim buralar kalabalık yerlerde değildir tek tük insan geçer, onu geçtim geçen insanlarında cebinde pek parası olmaz. Cebinde parası olan insan da bu harabede durmaz. Merakıma yenik düştüm geri döndüm selam verdim. İlk başta duymadı beni yada duydu da ona söylediğime mi inanmadı bilmiyorum. Biraz daha önüne doğru eğildim ve tekrar selam verdim.
-Selamun Aleyküm amca.
+Aleyküm selam evlat.
-ne yapıyorsun burada?
+çok yoruldum, şöyle biraz dinleneyim. dedi. Sanki oturduğu yer yıkık bir evin kenarında ki eski paslı bir elektrik direği değil de bizim Hasan amcanın semtine göre aşırı lüks kaçan çay ocağındaymış gibiydi sesi.
Karnın aç mı dedim yok dedi. Üşüdün mü dedim yine yok dedi. Halbuki ben kırmızı oduncu gömleğimin üstüne siyah parkamı aldığım halde üşüyordum amca sen nasıl üşümezsin diye geçirdim içimden.
Zor oldu amcayı konuşturmak. Niye o kadar uğraştım bilemedim. Galiba benimde konuşmaya, dinlemeye, dinlenilmeye ihtiyacım varmış. Sonradan anladım. Kimsesizmiş amca adı Meteymiş. Önce ilk kez Mete isminde bir kimsesiz tanıdım diye içimden geçirdim. Sonra düşününce kaç tane kimsesiz tanıyorum ki dedim kendi kendime.. Siz kaç tane tanıyorsunuz ki? Muhtemelen benim gibi sizde hiç..
Uzunca bir süre konuştuk amcayla çok zor oldu onu Hasan amcanın o lüks, rahat koltuklu çay ocağına götürmek ama çaylarımız gelince onunda dili çözüldü. Saatlik sohbetimize çay ocağı kapanıncaya kadar devam ettik. En son Hasan amca evlat artık eve gitmeliyim hanım beni bekler deyince bizde mecbur sohbetin son kısmına dışarıda devam ettik.
Çok şey anlattı kimsesiz Mete amca. Her bir kelimesi kafama kazınan cümleler kurdu.. Saat 1 e geliyordu ayrıldık Mete amcayla beni de sürekli evden arıyorlardı, bu saate kadar nerede kimle olduğumu merak etmişti babam. Gitmek zorundaydım ama hikaye bitmemişti. En güzel yerinde yarım kalmıştı. Çok şey gibi belki de her şey gibi…